Gökleri ve yerleri ayakta tutan, bütün yaratıkların işlerini çekip çeviren, Peygamberlerini -Allah’ın salât ve selâmı hepsine olsun- mükelleflere, onları hidâyete erdirmek ve dinin hükümlerini kat’î delillerle, apaçık belgelerle açıklamak üzere gönderen, âlemlerin Rabbi Olan Allah’a hamdolsun. Bütün nimetlerine karşılık O’na hamdeder, lütuf ve keremiyle bunları daha da artırmasını O’ndan dilerim Şehadet ederim ki, Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Bir ve tektir, ortağı yoktur; bir ve Kahhârdır. Kerim ve Gaffâr’dır. Yine şehadet ederim ki, bütün mahlukatın en faziletlisi, Kıyamete kadar ardı ardına gelecek seneler boyunca devam edecek mucizesi Kur’an-ı Aziz ile ve doğru yolu arayıp bulmak isteyen aydınlatıcı sünnetler ile mükerrem kılmış olduğu efendimiz Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in de O’nun kulu, Rasûlü, Peygamberi, habibi ve halili olduğuna şahidlik ederim. O efendimiz Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ki Cevâmiü’l-Kelim (özlü sözler) ile müsamahakâr din ile özel ilâhî lutfa mazhar olmuştur. Allah’ın salât ve selâmı O’na, diğer Peygamber ve Rasûllere, onların hepsinin âline ve sâir salihlere olsun.
İmdi; biz Ali b. Ebi Talib, Abdullah b. Mes’ud, Muâz b. Cebel, Ebu’d-Derdâ’, İbn Ömer, İbn Abbas, Enes b. Mâlik, Ebu Hureyre ve Ebû Said el-Hudrî’den, -(Radıyallahu Anhum) Allah onlardan razı olsun- pek çok rivayet yoluyla ve değişik rivayet şekilleriyle Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’ın şöyle buyurduğunu rivayet etmekteyiz: “Kim ümmetimin hayrı için dini ile ilgili kırk hadis ezberleyecek olursa, Kıyamet gününde Allah onu fakihler ve âlimler zümresinde haşredecektir.”,Bir başka rivayette de: “Allah onu fakih ve âlim olarak hasreder” şeklin dedir”. Ebu’d-Derdâ rivayetinde ise: “Kıyamet gününde ben ona şefaatçi ve şâhid olurum” şeklinde; İbn Mes’ud’un rivayetinde: “Ona, Cennet kapılarından hangi sinin dilersen gir, denilecektir” şeklinde, ibn Ömer’in rivayetinde de: “Alimler zümresinde yazılır ve şehidler zümresinde hasredilir” şeklinde zikredilmiştir. Bununla birlikte, -rivayet yollan çok olsa dahi- hadis hafızları zayıf bir hadis olduğunu ittifakla kabul etmişlerdir İlim adamları -Allah onlardan razı olsun- bu hususta sayılamayacak kadar çok eserler derlemişlerdir. Bu hususta eser yazdığını bildiğim ilk kişi Abdullah b. el-Mübârek’tir. Sonra Rabbânî Âlim İbn Eşlem et-Tûsî, sonra el-Hasen b. Süfyân en-Nesai, Ebû Bekr el-Âcurrî, Ebû Bekr b. İbrahim el-îsfahanî, Dârakutnî, Hâkim, Ebû Nuaym, Ebu Abdurrahman es-Sülemî, Ebu Saîd el-Mâlînî, Ebu Osman es-Sâbûnî, Abdullah b. Muhammed el-Ensârî, Ebu Bekr el-Beyhakî ve gerek mukaddimînden, gerek müteahhi-rînden sayılmayacak kadar pek çok kişi, bu kabilden eserler vermişlerdir.
Ben de bu önder ilim adamları ve îslâmın hadis hafızları olan bu kişilere “kırk hadis” derlemek hususunda Yüce Allah’tan istihare ile hayırlı sını diledim İlim adamları Fezâili A’mâl hususunda zayıf hadis ile amel et menin caiz oluşunu ittifakla kabul etmişlerdir.
Bununla beraber ben bu hususta bu hadise dayanmıyorum. Bunun yerine sahih hadisler arasında yer alan, Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in: “Sizden hazır bujunan hazır bulunmayana tebliğ etsin” hadisi ile; “Benim söylediğim sözü işitip onu iyice belleyen ve işittiği gibi onu aynen başkasına bildiren kişinin Allah yüzünü ak etsin” buyruklarına dayanıyorum.
Diğer taraftan ilim adamları arasından kimisi usûlü’d-dîne (itikadı esaslara) dair kırk hadisler topladığı gibi, kimisi fürûa (fıkhı meselelere), kimisi cihâda, kimisi zühde, kimisi âdaba, kimisi de hutbelere dair hadisler derle mişlerdir. Bunların hepsi de iyi maksatlardır. Allah bu maksatla hareket edenlerden razı olsun.
Ben bir başka türlü kırk hadisin bütün bunlardan daha önemli olduğu görüşüne sahip oldum. Bunlar ise bütün bunları kapsayacak kırk hadistir. Bu hadislerin her birisi dinin kaidelerinden büyük bir kaidedir. İlim adamları onu İslâm’ın etrafında dönüp dolaştığı hadis veya İslâm’ın yarısı, yahut üçte biri ya da buna benzer bir şekilde nitelediği hadistir.
Diğer taraftan bu kırk hadisin sahih olmasına, büyük bir çoğunluğunun Buhârî ile Müslim’in Sahihlerinde yer almasına dikkat ettim. Ezberlenmeleri kolay olsun, Yüce Allah’ın izniyle de onlarla genel bir şekilde faydalanılsın diye de senedlerini hazfederek zikrettim. Arkasından da hadislerde yeralan, herkes tarafından bilinemeyen lafızlarının nasıl okunması gerektiğine dair açıklamalar koydum. Âhirete rağbet eden her bir kişinin bu hadisleri bilmesi gerekiyor. Çünkü bu hadisler oldukça önemli hususları kapsamakta, bütün itaatlere dikkat çekici bir özelliktedir. Bu da bu husus üzerinde düşünenin açıkça görebileceği bir şeydir. Güvendiğim Allah’tır, işlerimi O’na havale ediyor ve O’na dayanıyorum. Hamd ve nimet yalnız O’na-dır. Başarı ve hatalardan koruyan O’dur.
İMAM EN-NEVEVİ